AVİTA Çalışma Hayatı Analizi ve İyi Oluş Gereksinimleri Araştırması

AVİTA Çalışma Hayatı Analizi ve İyi Oluş Gereksinimleri Araştırması'nın sonuçları açıklandı

EKONOMİ GAZETESİ

İşimiz insan gücümüz insan

Aslında kariyerimiz de insan... Zira insanı dışarıda bırakan hiçbir sistem, var olamaz, ihmal edilirse de sürdürülebilir olamaz. Hele ki yarına dair uygarlık talebi olan uluslar, nitelikli insan gücü olmadan bunun başarılamayacağını biliyor. Bu yüzden herkesin derdi, yetenek sahibi insanı inşa etmek... İnşa etmek diyorum zira "hamdım, piştim, yandım" sürecinde, kabiliyetleri bilmek bulmak, yönetmek ve elde tutmak gerekiyor. Bunu da gerçekleştirecek olan, doğru liderlik gayretiyle İnsan Kaynakları... Zira her nereye gitsek, "en önemli ihtiyacın nedir?" sorusuna "insan" diyorlar.

MUTLU ÇALIŞAN MUTLU İŞYERİ

Gün geçmiyor ki insan kaynaklarına dair bir program, gayret, etkinlik olmasın. Misal dün 2 etkinlikte İK'yı tartıştık. Öğleden önce AVİTA ile çalışanların iyi oluş hali, mutlu eleman arayışlarını konuştuk ve gördük ki çalışanı mutlu şirketler altın kurumlara dönüşebiliyor zira işin odağında artık insan var. Öğleden sonra Nasıl Bir Ekonomi Zirvesi'ndeydik; PWC. kariyer, net ve Hayat Kimya ile birlikte İK'yı masaya yatırdık. Dijitalleşme. İKveişgücüdönüşümünü nasıl şekillendiriyor? Çeşitlilik ve kapsayıcıiş kültürü ile geleceğin yetkinlik odaklı yetenek stratejisi... Panelistlerin sorgulama alanları bunlardı. ÇALIŞANINI YAŞAT Kİ KURUMUN YAŞASIN.

■ İnsan kaynaklan nereye koşuyor?

PWC'den Cenk Ulu; lK'nın iş dünyasındaki en kritik faktör haline geldiğini söylüyor ve "bu alanı yönetemeyen kaybedecek" diyor. Kariyer, netten Fatih Uysal, ülkedeki istihdamın %40'ını sağlayan kurum olarak 2 milyon insanı işe yerleştirdiklerini belirtiyor. Hayat Kimya'dan Alper Tokalp ise kırılgan ve tedirgin hale gelen iş dünyasında; yetenek keşfinin önemine işaret ediyor.

■ Çalışan arayışı nereye eviriliyor?

Diploma yavaş yavaş yerini kabiliyet arayışına terk ediyor. Yeni nesil İK anlayışı da yeteneklerin nasıl keşfedileceği üzerine kafa yoruyor. Dünün performans kriterlerinin artık işe yaramadığı dünyada. x, y. z hatta alfa kuşaklarının bir arada çalışabileceği ortamlar üretmek gündemde... Bunun için kabiliyetin okullardan mı yoksa sokaktan mı geleceğini bilmek kolay değil. Kabiliyet avcılığı artık şart oldu... Çok değil çeyrek asır öncesinde, iş hayatının yaygın mortosu; "müşteri patrondur" idi. Ancak hayatın pratiği gösterdi ki müşteri mutluluğu murat ediliyorsa. müşteriden önce çalışanı mutlu etmek gerekiyor. Zira mutsuz bir çalışan, verim üretemediği gibi müşteriye de değer katamıyor. Hal böyle olunca mevcut anlayışıyla IK'ların bunu sağlaması zor. Temel kınlım: I K'nın patrondan ziyade çalışandan yana tutum takınmasıdır Patron ile çalışan arasında adeta bir sütre gibi duran, başarısını, dönem sonunda personel giderini azaltmak üzerinde yapan İK'lar. yok olmaya başladı bile. Ancak işletmede kariyer planlamasına yardımcı olan. malumat anlamında diploma yerine maharet anlamında yetenek kovalayan, mutlu işyeri oluşturma gayretinde, mobbingi ile mücadele eden İK'lar ise giderek yaygınlık kazanıyor. Böylesi İK'ya sahip şirketlerin de rakiplerinin önüne geçtiği bir gerçek. Artık beyaz yaka, mavi yaka, evden çalışan yakasız. 50-65 yaş üstü artın yaka ve robotik üretimlerin dünyasında metal yakalardan söz ediyoruz. Böylesi bir emek çeşitliliğini, dünün İK anlayışıyla yönetmek mümkün değil... Nasıl Bir Ekonomi İK Zirvesinde tam da bunları tartıştık.


BRAND MAP DERGİSİ

AVİTA ve ZENNA Danışmanlık iş birliğinde hazırlanan "Çalışma Hayatı Analizi ve İyi Oluş Gereksinimleri Araştırması" nın sonuçları geçtiğimiz günlerde yayınladı. Türkiye temsili 1.210 beyaz ve mavi yakalı çalışanın katılımıyla gerçekleşen araştırmanın sonuçları ilgi çekici... Brandmap Dergisi olarak, Remed Assistance CMO'su Hikmet Nakilcioğlu ve ZENNA Kurumsal Marka Yönetim Araştırmaları ve Danışmanlığı Kurucu Nuran Aksu ile araştırmanın çıkış noktasını, detaylı künyesini ve önemli başlıklarını konuştuğumuz keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

Hikmet Hanım, bize araştırmanın çıkış noktasından bahseder misiniz?

Hikmet Nakilcioğlu: Hepimizin bildiği üzere, çalışanların iyi oluş hali, iş yaşamının vazgeçilmez bir parçası olarak kurumların sürdürülebilir başarısını önemli ölçüde etkiler. Bu araştırmayla, çalışanların gündeminde yer alan konuları anlamayı, başvurdukları çözüm yollarını yakalamayı ve işyerlerinde sunulan çalışan destek programlarının etkisini analiz etmeyi amaçladık. çalışanlar olacakyapıda kurgulandı. 60'ın üzerinde sektörden çalışanlar ile görüşüldü. Ve en önemlisi bu hedef kitle profil yapısı ve görüşme sayıları, istatistiki hesaplama kuralları dikkate alınarak oluşturuldu. Özetle, 611 beyaz yakalı ve 599 mavi yakalı çalışanlar olmak üzere toplamda 1.210 çalışan ile Eylül 2023'de online görüşme yöntemi uygulanarak araştırma gerçekleştirildi. Bu sayede, iş dünyasındaki liderlere ve insan kaynakları profesyonellerine yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi ve gelir seviyesi gibi değişkenlere göre çalışanların iyi oluşunu daha iyi anlama ve etkin çözüm yolları geliştirme konularında içgörüler sunmayı hedefliyoruz. Bu araştırmanın, çalışma hayatının değerlendirilmesi ve çalışan destek programlarının geliştirilmesi açısından önemli bir adımı temsil ettiğine inanıyoruz.

Nuran Hanım, siz de bize araştırmanın metodolojisi, yöntemi ve katılımcıların demografik özellikleri hakkında bilgi verebilir misiniz?

Nuran Aksu: Araştırma Türkiye geneli mavi ve beyaz yakalı çalışanları temsil edecek yapıda kurgulandı. Türkiye nüfusunu ve çalışan dağılımını temsilen iller belirlendi. Mavi ve beyaz yakalı çalışanlar için yaş aralıkları ve kadın-erkek oranları oluşturuldu. Mavi yakalı çalışanlar kapsamında 18 yaş ve üzeri, beyaz yaka çalışanlarda ise 22 ve üzeri yaştaki çalışanlar kapsama alındı. Mavi yakalı çalışanlar nezdinde görüşme sayısının %75'ini erkek çalışanlar, %25'ini kadın "Kapsamlı bilgiye ihtiyaç duyan çalışanlar, mesai saatleri içinde günde ortalama 67 dakika harcıyor." Belki merak edenler olabilir diye paylaşmak isterim. Bu örneklem yapısı %95 güven düzeyinde (+-)3 hata payındadır. Yani istatistiki olarak çok güçlü bir araştırma büyüklüğündedir. "Son bir yıldaki ihtiyaçlarına bakıldığında, çalışanlar ağırlıklı olarak mali ve finansal konular, tıbbi bilgiler ve psikoloji i alanlarında destek arayışında."

Çalışma saatlerinde kaybolan saatler ya da dakikalar araştırmada ilk odaklanılan noktalar olmuş. Bu dakikalar şirketler için önemsenecek boyutlarda mı? Yani toplamda 15 dakikalık bir zaman kaybı varsa, bunu ortadan kaldıracak formüller geliştirilmesi, şirketlere dişe dokunur bir katkı sağlayabilir mi?

Hikmet Nakilcioğlu: Araştırmadaki amaçlarımızdan biri de sürdürülebilir yüksek performans ve verimlilik olduğu için destek arayışında olan çalışanlara, bilgiye ulaşmak İçin mesai saatleri içinde ne kadar zaman harcadıklarını sorduk. Bilgiye ulaşma sürecini değerlendirdiğimizde; kapsamlı bilgiye ihtiyaç duyan çalışanların mesai saatleri içinde günde ortalama 67 dakika harcadığını görüyoruz. Bu kitlenin doğru kaynağa ulaşma süresi de ortalama 4 gün olarak karşımıza çıkıyor. Basit bir hesapla, çalışan sadece tek bir konu için araştırma yaparken 4,5 saate yakın zaman kaybediyor.

"Çalışanların %6Vinin mesai saatleri içinde sosyal medya kullandığı görülüyor." "%64'lük ortalama 'Keşke Şirketim Mesai Saatleri İçinde Psikoloji Konusunda Destek Verse1 diyor." Araştırma kapsamında kaybolan zaman analizini yaparken, çalışanlara son 1 yılda en çok ihtiyaç duydukları konuları da sorduk. Buradaki amacımız, sizin de sormuş olduğunuz üzere, bu zaman kaybının şirket açısından ne kadar kritik olduğunu anlamaktı. Araştırma sonuçlarına göre Tıbbi Bilgi %59,3 ile ilk sırayı alıyor. Bunu %51,2 ile Psikoloji ve %48,8 ile Finansal Bilgi takip ediyor. Bu konular özelinde de kaybedilen zamanlar genel ortalama ile paralellik gösteriyor. Bir diğer ilginç bilgi olarak, tüm kitle içinde ihtiyaç oranı düşük olduğu halde, evcil hayvanlar 5,1 gün veyenidoğan bakımı 4,7 gün ile ortalamanın çok üzerinde seyrediyor. Bu veriler bize, bilgiye erişim sürecinin aslında uzun ve zorlu olabileceğini gösteriyor. Bu sürecin iş yerindeki performans ve verimliliği olumsuz etkileyebileceğinin de altını çiziyor. Tam da bu noktada kurumların alacakları aksiyonların; çalışanların iyi oluş halinde ve iş gücü kaybının önlenmesinde fark yaratacağı kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Çalışanların %61'inin mesai saatleri içinde sosyal medya kullandığı görülüyor. Ve mesai saatleri içinde ortalama 26 dakika sosyal medyaya ayırıyorlar. Hayatımızın üçte birinin işyerinde geçtiği düşünüldüğünde, mesai saatleri içinde iş dışı aktivitelere harcanan zamanın şirket verimliliğine olumsuz etki yaratacağı yadsınamaz bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Bahsettiğim bu veriler bize, şirketlerin çalışan ihtiyaçlarını doğru analiz ederek desteklemesi halinde sadece çalışan verimliliği değil, finansal anlamda da önemli geri kazanımlar sağlayabileceğini gösteriyor.

Araştırma sonuçlarından öne çıkan başlıkları bizlerle paylaşabilir misiniz?

Nuran Aksu: Araştırma sonuçlarına baktığımızda, çalışanların en fazla ihtiyaç duyduğu destek konuları; tıbbi bilgiler, bel-boyun-sırt ağrıları, psikoloji ve sağlıklı beslenme olarak karşımıza çıkıyor. Son bir yıldaki ihtiyaçlarına baktığımızda ise ağırlıklı olarak mali ve finansal konular, tıbbi bilgiler ve psikoloji alanlarında destek arayışında olduklarını görüyoruz. Bu sonuçlar, psikoloji, sağlık ve finans konularının çalışanların gündemini meşgul ettiğini gösteriyor. Çalışanların bilgiye erişim kanallarını incelediğimizde, ilk adım olarak arama motorlarını tercih ettiklerini söyleyebiliriz. Arama motorları en çok, psikoloji alanında bilgiye ulaşmak için kullanılıyor. Arama motorlarını ise insan odaklı destek takip ediyor. Bunu yakınlara, arkadaşlara, iş yerindeki yöneticilere danışmak olarak özetleyebiliriz. Daha arka sıralarda yer alsa da sosyal medya fenomenleri de bilgiye erişimde oldukça önemli bir kaynak olarak göze çarpıyor. Ancak doğru bilgiye ulaşmak için kullanılan bu kaynaklar, çalışanlarda ciddi zaman kaybına ve kararsızlığa yol açıyor. Bu nedenle kurumların güvenilir bir kaynak olarak konumlanması oldukça önemli. Tam da bu noktada, çalışanlara kurumlarının çalışan destek programı sunup sunmadığını sorduk. Ancak sadece %50'si bu soruya olumlu yanıt verdi. İlgi çekici bir diğer veri de mesai saatleri içerisinde zaman harcanan iş dışı aktiviteler. Çalışanların en çok zaman harcadıkları etkinliklerin sıcak içecekler hazırlama, sosyal medya kullanımı, mesajlaşmalar, iş dışı sohbet ve telefon görüşmeleri ve haber sitelerini okuma olduğu görüyoruz.

Hikmet Hanım, kurum açısından baktığınızda nasıl bir tabloyla karşılaştınız?

Hikmet Nakilcioğlu: Kurum tarafına baktığımızda; sunulan çalışan destek programlarının genellikle tıbbi bilgiler, bel-boyun-sırt ağrıları ve sağlıklı beslenme gibi konulara odaklandığını, ncak çalışanların en öncelikli ihtiyaçlarından biri olan psikoloji konusunda geride kaldıklarını görüyoruz. Üstelik hem mavi hem de beyaz yakalı çalışanlar %64'lük ortalama ile "Keşke Şirketim Mesai Saatleri İçinde Psikoloji Konusunda Destek Verse" diyor. Araştırmamız kapsamında ayrıca, çalışan destek programı sunan kurumların çalışanlar tarafından nasıl algılandığını inceledik. Çalışanların ortalama %70'i şirketlerinin sunduğu çalışan destek programı hizmetlerini çok değerli buluyor. Burada, çalışanların şirket algısı açısından 3 temel fayda öne çıkıyor. Bunlar: 1. Yüksek motivasyon 2. Geleceğe umutla bakma 3. Şirkete aidiyet Bunlar göz önüne alındığında, henüz bir çalışan destek programı sunmayan kurumların, ihtiyaç analizi yaparak bu alandaki çalışmalarına başlamaları ve farkındalığı artırmak için,yıla yayılmış bir iletişim stratejisi uygulamalarının oldukça kritik olduğunu belirtmek isterim. İletişim çalışmaları kapsamında lansman, seminer ve workshop, tanıtıcı basılı malzeme ve video içerikler ile akılda kalmak mümkün. Çalışan destek programlarının etkisine bakacak olursak: - AVİTA hizmetlerinden yararlananlarda %90'lık oranla motivasyon artışı ve %84 ile de genel iyilik hallerine olumlu katkı sağladığımızı kullanıcılarımızla gerçekleştirdiğimiz 1-1 görüşmelerle ölçümlüyoruz. - Curalinc'in 2022 yılında gerçekleştirdiği araştırma verilerine baktığımızda; üretkenlikte %88 artış, devamsızlıkta %80 düşüş, depresyonda %84 iyileşme ve NPS'te %75 artış sağladığını görüyoruz. Tüm bu içgörülere baktığımızda; doğru kurgulanan ve uygulanan bir çalışan destek programı sayesinde, kurumunuzun en değerli varlığı olan çalışanlarınızın iş-özel yaşam dengelerini başarılı bir şekilde kurmalarına destek olabilirsiniz. Onların mutlu birer çalışan olarak kurumunuza sağladıkları katma değeri de artırabilirsiniz. Bu sebeple, iyi olma haline yapılan yatırımlar, sadece bireysel başarı için değil, aynı zamanda iş ortamındaki başarı için de kritik bir faktör.


YENİÇAĞ GAZETESİ

İŞVEREN Mİ MUTLU YOKSA ÇALIŞAN MI?

AVİTA Çalışan Destek Programı'nın ZENNA Danışmanlık iş birliğinde, Türkiye temsili 1.210 beyaz ve mavi yakalı çalışanın katılımıyla gerçekleştirdiği "Çalışma Hayatı Analizi ve İyi Oluş Gereksinimleri Araştırması"nın sonuçları yayınladı. Türkiye'deki çalışma hayatını ele alan araştırmanın sonuçları, çalışanların ihtiyaçları ve mutluluğu hakkında geliştirilmesi gereken yönler olduğunu gösteriyor. Ayrıca bu araştırma iş dünyasındaki liderlere ve insan kaynakları profesyonellerine, çalışanların iyi oluşunu daha iyi yönetebilmeleri konusunda önemli içgörüler sunuyor. Çalışma Hayatı Analizi ve İyi Oluş Gereksinimleri Araştırması'na göre çalışanların günde ortalama 8,4 saat boyunca iş başında olduğu göz önüne alındığında, farklı gruplara yönelik yapılan incelemeler ilginç sonuçlar ortaya koyuyor. Özellikle en üst sosyal statüdeki, üniversite mezunu ve küçük ölçekli işyerlerinde çalışanların daha az, finans sektöründe, Z kuşağı ve orta sosyal statüde yer alan çalışanların ise daha fazla çalıştığı gözlemleniyor. Bu durum, çalışan verimliliğinin demografik faktörlere ve sektörlere bağlı olarak değişebildiğim gösteriyor. Hangi saatlerin verimli olmadığı konusunda bir bölünme görülüyor;

  • ■ Kitlenin %64'ü sabah saatlerinin daha verimli geçtiğini vurguluyor.
  • ■ %38,8'i öğleden sonranın daha az verimli olduğunu düşünüyor.
  • ■ Çalışanların verimlilikleri konusundaki düşüncelerine bakıldığında ise hemen hemen her 3 kişiden 2'si sabah saatlerinde daha verimli olduklarım düşünüyor.
  • ■ Özellikle 10.00-12.00 aralığının, çalışma saatleri içinde en yüksek verimlilik oranına sahip olduğu belirtiliyor. Çalışanların mesai saatleri içinde günde ortalama 67 dakika harcadığını görülüyor. Bu kitlenin doğru kaynağa ulaşma süresi ise ortalama 4 gün olarak araştırmada yer alıyor. Son 1 yılda en çok ihtiyaç duyulan tıbbi bilgi, psikoloji ve finansal bilgi konuları özelinde de bu veriler paralellik gösteriyor. Çalışanların mesai saatleri içerisinde zaman harcadıkları iş dışı aktiviteler araştırıldığında, en çok zaman harcadıkları etkinliklerin sıcak içecekler hazırlama, sosyal medya kullanımı, mesajlaşmalar, iş dışı sohbet ve telefon görüşmeleri ve haber sitelerini okuma olduğu görülüyor. Çalışanların iş dışı aktivitelere ayırdığı ortalama süreye bakıldığında, günlük 3 saatlik (177 dakika) bir kayıp dikkat çekiyor. Bu süre içinde en çok zaman harcanan aktiviteler sosyal medya (26 dakika), iş dışı sohbet (21 dakika) ve mesajlaşmalar (19 dakika) olarak öne çıkıyor. Remed Assistance CMO'su Hikmet Nakilcioğlu raporla ilgili yaptığı açıklamada "Hepimizin bildiği gibi, çalışanların iyi oluş hali, iş yaşamının vazgeçilmez bir parçası olarak kurumların sürdürülebilir başarısını önemli ölçüde etkiliyor. Bir çoğumuz, elbette mutlu bir çalışma ortamında, mutlu çalışanlarla aynı hedefe doğru ilerlemeyi isterken, bunu sağlamada kurumlara önemli bir görev düşüyor: Çalışanların ihtiyaçlarını anlamak. Çalışanların iyi oluş hali sadece kendi sağlık' lan için değil, aynı zamanda iş yerindeki genel verimlilik için de kritik bir rol oynar. "Mutlu Çalışanlar, Mutlu Şirketler" anlayışı, çalışanların iyi olma hallerini vurgulayarak şirketin başarı grafiğini yükseltir. Bu sebeple, iyi olma haline yapılan yatırımlar, sadece bireysel başarı için değil, aynı zamanda iş ortamındaki başarı için de kritik bir faktör. Çalışan iyi oluş hali ne yapılan yatırımların başında da çalışan destek programları geliyor." dedi.

DÜNYA GAZETESİ

İş Dışı Aktivitelere Ayrılan Süre: 3 Saat

Çalışma Hayatı Analizi ve İyi Oluş Gereksinimleri Araştırmasının sonuçlarına göre, çalışan destek programları işverenler için ve çalışanlar için bir dizi fayda sunuyor. Bu programlar motivasyonu artırarak geleceğe dair umutlu bir bakış açısı kazandırıyor ve çalışanların şirkete olan bağlılığını güçlendiriyor. Araştırma sonuçlarına göre, şirketlerin yüzde 76,5'i en az bir konuda destek hizmeti sunuyor.

İş yaşamının dinamikleri ve çalışanların iyi oluşu, günümüzde işverenlerin en çok üzerinde durduğu konulardan biri haline geldi. Modern çağın getirdiği yoğun iş temposu ve sürekli değişen çalışma şartları altında çalışanların sağlığı, mutluluğu ve genel iyi oluş hali kurumların sürdürülebilir başarısı için kritik öneme sahip. AVİTA Çalışan Destek Programı'nın ZENNA Danışmanlık iş birliğinde bin 210 beyaz ve mavi yakalı çalışanın katılımıyla gerçekleştirdiği "Çalışma Hayatı Analizi ve İyi Oluş Gereksinimleri Araştırması" nm sonuçları iş dünyasına çalışanların gerçek ihtiyaçlarını ve mutluluklarını artırmak adına hangi alanlarda iyüeştirmeler yapılması gerektiğini gösteriyor. Araştırma, çalışanların iş başındaki ortalama saatleri, demografik faktörlere ve sektörlere göre değişen verimlilik düzeyleri ve iş yerinde iyi oluşun önemine dair bulgular sunuyor. Sabah saatleri daha verimli Araştırma sonuçlarına göre, çalışanlar genellikle sabah saatlerini daha verimli buluyor ve bu durum iş gününün nasıl yapılandırılması gerektiği konusunda önemli ipuçları sunuyor. Çalışanların yüzde 64'ü sabah saatlerinin daha verimli geçtiğini vurguluyor. Özellikle 10.00-12.00 saatleri arasının en yüksek verimlilik potansiyeline sahip olduğu belirtiliyor. Bu da işverenlerin bu saatleri stratejik görevler veya kritik toplantılariçin ayırması gerektiğini işaret ediyor. İş yerinde iyi oluşun sağlanması sadece fiziksel sağlıkla sınırlı değil aynı zamanda çalışanların psikolojik ve sosyal iyi oluşlarını da kapsıyor. Araştırma, çalışanların büyük bir kısmının sağlıkla ilgili konularda sürekli bilgi ihtiyacı hissettiğini ve bu konuların kişisel öncelikler arasında önemli bir yer tuttuğunu gösteriyor. Bu, işverenler için, çalışan destek programlarını kapsamlı bir şekilde sunmanın ve bu programlan sürekli güncellemenin önemini vurguluyor. Araştırma kitlesinin yüzde 63,2'si tıbbi bilgi arayışında olduğunu belirtiyor. Çalışanların yüzde 73,4 'ü gün içerisinde bel, boyun ve sırt ağrıları yaşadığını ifade ediyorlar. Kaybolan zamanın yönetimi mesai saatleri içinde kaybolan zamanın yönetilmesi de günümüz iş dünyasında önemli bir mesele haline geldi. Araştırmada belirtilen ortalama 67 dakikalık bilgi arama süresi ve iş dışı aktiviteler için harcanan zaman işverenlerin dikkatini çekmeye başlıyor. Bu durum, iş yerlerinde daha etkili zaman yönetimi stratejileri geliştirilmesi ve çalışanların dikkatini dağıtan etmenlerin azaltılması gerektiğini gösteriyor. Çalışanların mesai saatleri içerisinde zaman harcadıkları iş dışı aktiviteler araştırıldığında en çok zaman harcadıkları etkinliklerin sıcak içecekler hazırlama, sosyal medya kullanımı, mesajlaşmalar, iş dışı sohbet ve telefon görüşmeleri ve haber sitelerini okuma olduğu görülüyor. Çalışanların iş dışı aktivitelere ayırdığı ortalama süreye bakıldığında, günlük 3 saatlik (177 dakika) bir kayıp dikkat çekiyor. Bu süre içinde en çok zaman harcanan aktiviteler sosyal medya (26 dakika), iş dışı "Çalışan destek programları öne çıkıyor" Çalışanların iyi oluş halinin iş yaşamının vazgeçilmez parçası olduğunu vurgulayan Remed Assistance CMO'su Hikmet Nakilcioğlu,"Bunu sağlama noktasında kurumlara önemli birgörevdüşüyor: Çalışanların ihtiyaçlarını anlamak. Çalışanların iyi oluşhali sadece kendi sağlıkları için değil aynı zamanda işyerindeki genel verimlilik için de kritik bir rol oynuyor, iyi olma haline yapılan yatırımlar sadece bireysel başarı için değil aynı zamanda iş ortamındaki başarı için de kritik bir faktör. Çalışan iyi oluş halineyapılan yatırımların başında da çalışan destek programları geliyor" diyor. sohbet (21 dakika) ve mesajlaşmalar (19 dakika) olarak öne çıkıyor. Çalışan destek programları hem işverenlere hem de çalışanlara bir dizi fayda sağlıyor. Araştırma, bu tür programların motivasyonu artırdığını, geleceğe dair umutlu bir bakış açısı kazandırdığını ve çalışanların şirkete olan bağlılığını güçlendirdiğini ortaya koyuyor. Araştırma sonuçlarına göre şirketlerin yüzde 76,5'i en az 1 konu da olsa destek hizmeti sağlarken, çalışanlar ise yüzde 64,9'luk oranla sağlanan bu desteklerden yararlamyor.


EKONOMİ GAZETESİ

AVİTA PAZAR ARAŞTIRMASI RAPORU: Her iki çalışandan biri psikolojik destek istiyor

Çalışan destek hizmetleri sağlayıcısı AVİTA tarafından gerçekleştirilen müşteri komitesi etkinliğinde insan kaynaklarının ekonomi üzerindeki etkileri tartışıldı. Etkinlikte, AVİTA için Zenna tarafından yapılan araştırmanın da sonuçları paylaşıldı. Rapora göre her iki çalışandan biri psikolojik destek talep ediyor. Çalışan destek hizmetleri sağlayıcısı Avita'nın yaptırdığı araştırma, personellerin yaşadığı problemleri gün yüzüne çıkardı. AVİTA tararından düzenlenen 2 oturumluk müşteri komitesi etkinliğinde araştırmanın sonuçları paylaşıldı. İnsan Kaynaklarının Ekonomiye Pozitif ve Negatif Etkileri başlıklı birinci oturumda Ekonomi Gazetesi Yayın Kurulu Başkam Dr. Şeref Oğuz ve Topkapı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emre Alkin, insan kaynakları yönetimi üzerine sohbet gerçekleştirerek, katılımcılarla bilgilerim paylaştı. "İnsan kaynakları yönetimi için dışardan destek alınmalı" İnsan kaynaklarının yetenek havuzundan büyük insanları keşfetmek ve şirketlerin daha iyi yönetilmesini sağlamak için var olduğunu dile getiren Prof. Dr. Emre Alkin, "Beşeri sermayenin kalitesi artmadıkça fiziki sermeyenin kalitesi, verimi artırmaz. Türkiye'nin giderek yaşlanan bir nüfusu var. Bu nedenle genç mezunların yetişmesi ve iş hayatına doğru biçimde karışması için güçlü insan kaynakları yapılanması gerekiyor" dedi. Prof. Dr. Alkin sözlerini şöyle sürdürdü: "4 jenerasyonun birlikte çalışacağı günümüz iş hayatında insan kaynaklan yönetimi için dışardan destek alınması gerekiyor. Tüm dünyada mevcut insan kaynağı ve doğal olarak da onların beklenti ve talepleri giderek değişiyor. Kişileri değil, işler kontrol etmek gerekir. Çünkü kişi kontrolü antidemokratik bir ortam oluşturur." İnsan kaynaklarının farklı yetenekleri olan personelleri, sosyal yönden desteklemesi gerektiğini vurgulayan Alkin, "Varlıklara değil değerlere odaklanmak geEmre Alkin (solda) ve Şeref Oğuz. insan kaynaklan yönetimi konusundaki görüşlerini paylaştı. rekir. Amacımız; malumatlı değil, marifetli insan yetiştirmek olmalıdır" dedi. Personel sağlığının verimlilik ile doğrudan ilişkili olduğunu dile getiren Alkin, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ancak sağlıklı insanlar verimli çalışabilir. Türk inşam dünya ortalamasından fazla kalori alıyor ve dünyadan az uyuyor. Tüm bunlar personel sağlığını doğrudan etkiliyor." Alkin, personelin aşırı borçlanmasının da önüne geçilmesi gerektiğine dikkat çekti ve "Çok borcu olan insanlar doğru düşünemez. Personele finansal okuryazarlık eğitimi verilmelidir" dedi. "Sorunları ile boğuşan kişi iş yerine gelmiş sayılmaz" "En iyi insan kaynakları; her şeyi bilen değil, her şeyi iyi bileni bulup getirendir" diyen Dr. Şeref Oğuz, yetenekli insanları bir araya toplayarak onları uyumlu şekilde çalıştırmanın işin esası olduğunun altını çizdi. Oğuz, şunları söyledi: "Türkiye'deki pek çok işletme kendi insan kaynaklarının esareti ve işgali altında. Bu nedenle AVİTA gibi yapıların varlığına inanıyorum. Çünkü bu yaklaşım hayatı kolaylaştırıyor. 2022'de, 208 üniversite tarafından 930 bin üniversite diploması üretildi. İnsan kaynaklan birimlerinin işi zor, çünkübukadarmezuniçinde malumatlılar ile marifetlileri ayırması gerekiyor." İyi ve güzel işlerin ancak iyi bir sistemle yapılabileceğini söyleyen Oğuz, "Şirketler bu iyi sistemleri kurar, iyi elemanları da insan kaynaklan bulur. İnsan kaynaklarında verimliliği artırma noktasında Avita'nın sunduğu çözümler fark yaratıyor. Sorunları ile boğuşan kişi iş yerine gelmiş sayılmaz. İnsan kaynakları personellerin sorunlarını çözmeli, personel de işine odaklanmalıdır. İnsan kaynaklarına sorunları çözebilmesi için enstrümanlar verilmelidir. AVİTA da bu enstrümanlardan biridir. Sadece ücret üzerinden izlenecek bir politika personelin aidiyetini artırmaya yetmeyecektir" diye konuştu. Hikmet Nakilcioğlu (ortada) ve Nuran Aksu, etkinliğin ikinci oturumunda Vahap Munyar'ın sorularını yanıtladı.

AVİTA Pazar Araştırması Mutlu Çalışanlar, Mutlu Şirketler: Çalışma Saatlerinde Kaybolan Zamanın Peşinde başlıklı ikinci oturumda Remed Assistance CMO'su Hikmet Nakilcioğlu ve Zenna Kurumsal Marka Yönetim Araştırmaları ve Danışmanlığı Kurucusu Nuran Aksu. EKONOMİ Gazetesi Genel Koordinatörü Vahap Munyar'ın sorularını yanıtladı. İnsan kaynaklarının verimsizliği üzerine çeşitli örnekler veren Vahap Munyar, doğru görev tanımlamalarının verimliliği artırdığını dile getirdi. Günde 3 saat iş dışı faaliyetlere ayrılıyor Çalışanların ihtiyaç duydukları hizmetleri, başvuru-çözüm yöntemlerini ve mesai saatlerinde kaybedilen zamanı analiz etmeye odaklandıklarını belirten Nakilcioğlu. şu bilgileri paylaştı: "Çalışanların iş dışı aktivitelere ayırdığı ortalama süreye bakıldığında, günlük 3 saatlik (177 dakika) kayıp dikkat çekiyor. Kapsamlı bilgiye ihtiyaç duyan çalışanların mesai saatleri içinde günde ortalama 67 dakika harcadığını görüyoruz. Bu kitlenin doğru kaynağa ulaşma süresi ise ortalama 4 gün olarak karşımıza çıkıyor." "Yüzde 51,2nin psikolojik desteğe ihtiyacı var" BM Dünya Mutluluk Raporunda Türkiye'nin 150 ülke arasında 106'ncı olduğunu söyleyen Nakilcioğlu. yaptıkları araştırmaya göre son 1 yılda çalışanlann %51,2'sinin psikolojik desteğe ihtiyaç duyduğunu söyledi. Çalışanlann şirketten talep ettiği destek sıralamasında psikoloji, tıbbi bilgiler ve mali-f inans konularının en üst sıralarda yer aldığını belirten Nakilcioğlu. şu bilgileri paylaştı: "Maalesef şirketlerin sunduğu desteklerde, ilk 3 sırada psikolojik destek yok. Oysaki araştırmamıza göre desteğin sunulduğu şirketlerde, çalışanların %70'i bu hizmetten faydalanıyor. Bu da demek oluyor ki şirket tarafından finanse edilen çalışan destek programları, sorunların çözümünde rol oynayarak kayıpları en aza indiriyor." "Psikiyatrik ilaç kullanımı %450 arttı" Şirketlerde yapılan 'çalışan mutluluğu' anketlerinin bağımsız şirket araştırmalan kadar doğru sonuçlar vermediğini dile getiren Nuran Aksu, Avita çalışmasının 7 bölgedeki 26 ilden. 1.210 kişi ile Türkiye genelini temsil ettiğini belirtti. Personel mutluluğunda maaşın çok önemli bir kıstas olduğuna dikkat çeken Aksu. ancak maaş ile tam tatminin sağlanamadığını söyledi. Aksu. personel aidiyetinde kariyer planlaması ve sunulan olanakların daha belirleyici etkenler olduğunun altını çizdi. Son 20 senede Türkiye'de kutu psikiyatrik ilaç kullanımının %450 arttığı bilgisini paylaşan Nuran Aksu,- mutsuz, huzursuz ve depresif durumun verimsizliği de beraberinde getirdiğine dikkat çekti.


ANAYURT GAZETESİ

ÇALIŞANLARIN İHTİYAÇLARINI ANLIYOR MUYUZ

Çalışma Hayatı Analizi ve İyi Oluş Gereksinimleri Araştırması'na göre çalışanların günde ortalama 8,4 saat boyunca iş başında olduğu göz önüne alındığında, farklı gruplara yönelik yapılan incelemeler ilginç sonuçlar ortaya koyuyor. Özellikle en üst sosyal statüdeki, üniversite mezunu ve küçük ölçekli işyerlerinde çalışanların daha az, finans sektöründe, Z kuşağı ve orta sosyal statüde yer alan çalışanların ise daha fazla çalıştığı gözlemleniyor. Bu durum, çalışan verimliliğinin demografik faktörlere ve sektörlere bağlı olarak değişebildiğini gösteriyor. Hangi saatlerin verimli olmadığı konusunda bir bölünme görülüyor;

• Kitlenin %64'ü sabah saatlerinin daha verimli geçtiğini vurguluyor. • %38,8'i öğleden sonranın daha az verimli olduğunu düşünüyor.
• Çalışanların verimlilikleri konusundaki düşüncelerine bakıldığında ise hemen hemen her 3 kişiden 2'si sabah saatlerinde daha verimli olduklarını düşünüyor.
• Özellikle 10.00-12.00 aralığının, çalışma saatleri içinde en yüksek verimlilik oranına sahip olduğu belirtiliyor.

İŞ YERİNDE İYİ OLUŞ GEREKSİNİMLERİ

Çalışma Hayatı Analizi ve İyi Oluş Gereksinimleri araştırması çalışanların sağlıkla ilgili konuların kişisel öncelikleri arasında önemli bir yer tuttuğunu ve bu alanda sürekli bilgi edinme ihtiyacı hissettiklerini gösteriyor. Katılımcılara her zaman ya da ara sıra ihtiyaç duyduklarını belirtenler içinde %60'ın üzerinde bir ortalamayla sağlık konularının öne çıktığı görülüyor. Bu sağlık konuları tıbbi bilgiler (%63,2), bel-boyun-sırt ağrıları (%63,2), psikoloji (%61,9) ve sağlıklı beslenme ve diyet (%61,2) olarak sıralanıyor. Araştırma kitlesinin %63,2'si tıbbi bilgi arayışında olduğunu belirtiyor. Çalışanların %73,4'ü gün içerisinde bel, boyun ve sırt ağrıları yaşadığını ifade ediyorlar. Çalışanlara bugüne kadar online ya da yüz yüze olarak psikologa gidip gitmediklerini sorulduğunda katılımcıların %54,1'i bir psikolog deneyimine sahip olduğunu veya halen devam ettiğini belirtiyor. Bugüne kadar hiç psikologa gitmediğini söyleyen %46'lık kesimin %33,5'u destek almak istediğini ancak maddi olanaksızlık ya da iş yerinden izin alma konusunda sorun yaşadığını belirtiyor.

MESAİ SAATLERİ İÇİNDE KAYBOLAN ZAMANI YÖNETMEK

Çalışanların bilgiye ulaşma sürecine bakıldığında; kapsamlı bilgiye ihtiyaç duyan çalışanların mesai saatleri içinde günde ortalama 67 dakika harcadığını görülüyor. Bu kitlenin doğru kaynağa ulaşma süresi ise ortalama 4 gün olarak araştırmada yer alıyor. Son 1 yılda en çok ihtiyaç duyulan tıbbi bilgi, psikoloji ve finansal bilgi konulan özelinde de bu veriler paralellik gösteriyor. Çalışanların mesai saatleri içerisinde zaman harcadıkları iş dışı aktiviteler araştırıldığında, en çok zaman harcadıkları etkinliklerin sıcak içecekler hazırlama, sosyal medya kullanımı, mesajlaşmalar, iş dışı sohbet ve telefon görüşmeleri ve haber sitelerini okuma olduğu görülüyor. Çalışanların iş dışı aktivitelere ayırdığı ortalama süreye bakıldığında, günlük 3 saatlik (177 dakika) bir kayıp dikkat çekiyor. Bu süre içinde en çok zaman harcanan aktiviteler sosyal medya (26 dakika), iş dışı sohbet (21 dakika) ve mesajlaşmalar (19 dakika) olarak öne çıkıyor.

ÇALIŞAN DESTEK PROGRAMLARI HEM İŞVERENE HEM ÇALIŞANA DESTEK OLUYOR

İş dünyasında rekabet, sadece ürün ve hizmet kalitesi değil, aynı zamanda çalışan memnuniyeti ile de ölçülüyor. Günümüzde birçok şirket, bu rekabet ortamında öne çıkmak ve kaliteli çalışanları bünyesine katmak için çalışan destek programları sunmayı tercih ediyor. Çalışan destek programları, çalışan memnuniyetini artırırken, şirket kültürünü de güçlendirerek motivasyonu yüksek ve üretken bir çalışma ortamı oluşturma yolunda önemli bir adımı temsil ediyor. Araştırma sonuçlarına göre şirketlerin %76,5'i en az 1 konu da olsa destek hizmeti sağlarken, çalışanlar ise %64,9'luk oranla sağlanan bu desteklerden yararlanıyor. Bu programı çalışanlarına sağlayan şirket algısı üzerinde belirginleşen üç temel fayda göze çarpıyor;

• Çalışan destek programlarına katılan bireylerde yüksek motivasyon seviyeleri görülüyor.
• Çalışan destek programları, bireylere geleceğe daha umutlu bir bakış açısı kazandırıyor.
• Çalışan destek programları, şirkete aidiyet duygusunu artırıyor.


BTHABER GAZETESİ

ÇALIŞANLARIN VERİMLİLİĞİNE DETAYLI BAKIŞ

Çalışanların verimliliğine detaylı bakış AVİTA Çalışan Destek Programı'nın ZENNA Danışmanlık iş birliğinde, Türkiye temsili 1.210 beyaz ve mavi yakalı çalışanın katılımıyla gerçekleştirdiği Çalışma Hayatı Analizi ve İyi Oluş Gereksinimleri Araştırmasının sonuçları yayınladı. Çalışanların ihtiyaçları ve mutluluğu hakkında geliştirilmesi gereken yönler olduğunu gösteren araştırma, iş dünyasındaki liderlere ve insan kaynakları profesyonellerine içgörülersunuyor. Araştırmaya göre, özellikle en üst sosyal statüdeki, üniversite mezunu ve küçük ölçekli işyerlerinde çalışanların daha az, finanssektöründe, Z kuşağı ve orta sosyal statüde yer alan çalışanların ise daha fazla çalıştığı gözlemleniyor. Bu durum, çalışan verimliliğinin de demografik faktörlere ve sektörlere bağlı olarak değişebildiğini gösteriyor. Katılımcıların %64'ü sabah saatlerinin daha verimli geçtiğini belirtirken, %38,8'i öğleden sonranın daha az verimli olduğu kanısında. Çalışanların verimlilikleri konusundaki düşüncelerine bakıldığında ise her3 kişiden 2'si sabah saatlerinde daha verimli olduklarını düşünüyor. Özellikle 10.00-12.00 aralığının, çalışma saatleri içinde en yüksek verimlilik oranına sahip olduğu belirtiliyor. Çalışma Hayatı Analizi ve İyi Oluş Gereksinimleri Araştırması, çalışanların sağlıkla ilgili konuların kişisel öncelikleri arasında önemli biryertuttuğunu ve bu alanda sürekli bilgi edinme ihtiyacı hissettiklerini gösteriyor. Bu sağlık konuları tıbbi bilgiler (%63,2), bel-boyun-sırt ağrıları (%63,2), psikoloji (%61,9) sağlıklı beslenme ve diyet (%61,2) olarak sıralanıyor. Araştırma kitlesinin %63,2'si tıbbi bilgi arayışında olduğunu belirtiyor. Çalışanların %73,4'ü gün içerisinde bel, boyun ve sırt ağrıları yaşadığını ifade ediyorlar. Katılımcıların %54,1'i bir psikolog deneyimine sahip olduğunu veya halen devam ettiğini belirtiyor. Bugüne kadar hiç psikologa gitmediğini söyleyen %46'lık kesimin %33,5'u destek almak istediğini, ancak maddi olanaksızlık ya da iş yerinden izin alma konusunda sorun yaşadığını belirtiyor. Zamanı yönetebilmek beceri istiyor Kapsamlı bilgiye ihtiyaç duyan çalışanların mesai saatleri içinde günde ortalama 67 dakika harcadığı görülüyor. Bu kitlenin doğru kaynağa ulaşma süresi ise ortalama 4 gün. Son 1 yılda en çok ihtiyaç duyulan Tıbbi Bilgi, Psikoloji ve Finansal Bilgi konuları özelinde de bu veriler paralellik gösteriyor. Çalışanların mesai saatleri içerisinde en çok zaman harcadıkları etkinlikler sıcak içecekler hazırlama, sosyal medya kullanımı, mesajlaşmalar, iş dışı sohbet ve telefon görüşmeleri ve haber sitelerini okuma. Günümüzde birçok şirket, bu rekabet ortamında öne çıkmak ve kaliteli çalışanları bünyesine katmak için çalışan destek programları sunmayı tercih ediyor. Araştırma sonuçlarına göre, şirketlerin %76,5'i en az 1 konu da olsa destek hizmeti sağlarken, çalışanlar ise %64,9'luk oranla sağlanan bu desteklerden yararlanıyor. Çalışan destek programlarına katılan bireylerde yüksek motivasyon seviyeleri görülüyor ve şirkete aidiyet duygusunu artırıyor.


EKOVİTRİN DERGİSİ

İŞ DÜNYASINDA İŞVEREN Mİ YOKSA ÇALIŞAN MI MUTLU?

"Mutlu Çalışanlar, Mutlu Şirketler" anlayışı, çalışanların ihtiyaçlarını anlamaktan geçiyor. Çalışanların iyi oluş hali sadece kendi sağlıkları için değil, aynı zamanda iş yerindeki genel verimlilik için de kritik bir rol oynuyor.

İş dünyasında verimlilik, kalite ve yüksek katma değer çalışanların mutlu edilmesinden geçiyor. Çalışanların her yönden iyi olma haline yapılan yatırımlar sadece bireysel başarı için değil aynı zamanda iş ortamındaki başarı şirketin büyümesinde önemli bir etken olarak ortaya çıkıyor. AVİTA Çalışan Destek Programı'nın ZENNA Danışmanlık işbirliğinde. Türkiye temsili 1.210 beyaz ve mavi yakalı çalışanın katılımıyla gerçekleştirdiği "Çalışma Hayatı Analizi ve İyi Oluş Gereksinimleri Araştırmasının sonuçları, çalışanların ihtiyaçları ve mutluluğu hakkında geliştirilmesi gereken yönler olduğunu gösteriyor. Ayrıca bu araştırma iş dünyasındaki Liderlere ve insan kaynakları profesyonellerine, çalışanların iyi oluşunu daha iyi yönetebilmeleri konusunda önemli iç görüler sunuyor.

VERİMLİLİK DEĞİŞİMİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Çalışma Hayatı Analizi ve İyi Oluş Gereksinimleri Araştırmasına göre çalışanların günde ortalama 8.4 saat boyunca iş başında olduğu göz önüne alındığında, farklı gruplara yönelik yapılan incelemeler ilginç sonuçlar ortaya koyuyor. Özellikle en üst sosyal statüdeki, üniversite mezunu ve küçük ölçekli işyerlerinde çalışanların daha az, finans sektöründe, Z kuşağı ve orta sosyal statüde yer alan çalışanların ise daha fazla çalıştığı gözlemleniyor. Bu durum, çalışan verimliliğinin demografik faktörlere ve sektörlere bağlı olarak değişebildiğin! gösteriyor. Araştırmaya göre. hangi saatlerin verimli olmadığı konusunda bir bölünmeler görülüyor. Araştırmaya katılanların yüzde 64'ü sabah saatlerinin daha verimli geçtiğini vurguluyor. Yüzde 38.8'i öğleden sonranın daha az verimli olduğunu düşünüyor. Çalışanların verimlilikleri konusundaki düşüncelerine bakıldığında ise hemen hemen her 3 kişiden 2'si sabah saatlerinde daha verimli olduklarını belirtiyor. Özellikle 10.00-12.00 aralığının, çalışma saatleri içinde en yüksek verimlilik oranına sahip olduğu kaydediliyor.

ÇALIŞANIN İYİ OLMASI İÇİN NELER YAPILMALI

Çalışma Hayatı Analizi ve İyi Oluş Gereksinimleri araştırması çalışanların sağlıkla ilgili konuların kişisel öncelikleri arasında önemli bir yer tuttuğunu ve bu alanda sürekli bilgi edinme ihtiyaç hissettiklerini gösteriyor. Katılımcılara her zaman ya da ara sıra ihtiyaç duyduklarını belirtenler içinde yüzde 6o'ın üzerinde bir ortalamayla sağlık konularının öne çıktığı görülüyor. Bu sağlık konuları tıbbi bilgiler (yüzde 632). bel-boyun-sırt ağrıları (yüzde 63.2). psikoloji (yüzde 61,9) ve sağlıkl beslenme ve diyet (yüzde 61.2) olarak sıralanıyor. Araştırma kitlesinin yüzde 63.2'si tıbbi bilgi arayışında olduğunu belirtiyor. Çalışanların yüzde 73,4'ü gün içerisinde bel. boyun ve sırt ağrıları yaşadığını ifade ediyorlar. Çalışanlara bugüne kadar online ya da yüz yüze oLarak psikologa gidip gitmediklerini sorulduğunda Remed Assistance CMO'su Hikmet Nakilcioğlu, mutlu bir çalışma ortamı için kurumlara önemli görevler düştüğünü söylüyor. katılımcıların yüzde 54.1*1 bir psikolog deneyimine sahip olduğunu veya halen devam ettiğini belirtiyor. mesai saatleri içinde günde ortalama 67 dakika harcadığını görülüyor. Bu kitlenin doğru kaynağa ulaşma süresi ise ortalama 4 gün olarak araştırmada yer alıyor.

Son 1 yılda en çok ihtiyaç duyulan tıbbi bilgi, psikoloji ve finansal bilgi konuları özelinde de bu veriler paralellik gösteriyor. Çalışanların mesai saatleri içerisinde zaman harcadıkları iş dışı aktiviteler araştırıldığında, en çok zaman harcadıkları etkinliklerin sıcak içecekler hazırlama, sosyal medya kullanımı. mesajlaşmalar, iş dışı sohbet ve telefon görüşmeleri ve haber sitelerini okuma olduğu görülüyor. Çalışanların iş dışı aktivitelere ayırdığı ortalama süreye bakıldığında, günlük 3 saatlik (177 dakika) bir kayıp dikkat çekiyor. Bu süre içinde en çok zaman harcanan aktiviteler sosyal medya (26 dakika), iş dışı sohbet (21 dakika) ve mesajlaşmalar (19 dakika) olarak öne çıkıyor.

DESTEKLER İŞVEREN VE ÇALIŞANI MUTLU EDİYOR

İş dünyasında rekabet, sadece ürün ve hizmet kalitesi değil, aynı zamanda çalışan memnuniyeti ile de ölçülüyor. Günümüzde birçok şirket, bu rekabet ortamında öne çıkmak ve kaliteli çalışanları bünyesine katmak için çalışan destek programları sunmayı tercih ediyor. Çalışan destek programları, çalışan memnuniyetini artırırken. şirket kültürünü de güçlendirerek motivasyonu yüksek ve üretken bir çalışma ortamı oluşturma yolunda önemli bir adımı temsil ediyor. Araştırma sonuçlarına göre şirketlerin yüzde 76.5'i en az 1 konu da olsa destek hizmeti sağlarken, çalışanlar ise yüzde 64.9'luk oranla sağlanan bu desteklerden yararlanıyor. Bu programı çalışanlarına sağlayan şirket algısı üzerinde belirginleşen üç temel fayda göze çarpıyor. Bunlar; çalışan destek programlarına katılan bireylerde yüksek motivasyon, geleceğe daha umutlu bir bakış ve şirkete aidiyet duygusunu artırma şeklinde sıralanıyor.

BAŞARININ ŞARTI ÇALIŞANLARIN İHTİYAÇLARINI ANLAMAK

Remed Assistance CMO'su Hikmet Nakilcioğlu raporla ilgili yaptığı açıklamada "Hepimizin bildiği gibi. çalışanların iyi oluş hali. iş yaşamının vazgeçilmez bir parçası oLarak kurumların sürdürülebilir başarısını önemli ölçüde etkiliyor. Bir çoğumuz, elbette mutlu bir çalışma ortamında, mutlu çalışanlarla aynı hedefe doğru ilerlemeyi isterken, bunu sağlamada kurumlara önemli bir görev düşüyor. Bunların başında çalışanların ihtiyaçlarını anlamak geliyor. Bu durum yani çalışanların iyi oluş hali sadece kendi sağlıkları için değil, aynı zamanda iş yerindeki genel verimlilik için de kritik bir rol oynuyor. 'Mutlu Çalışanlar, Mutlu Şirketler' anlayışı, çalışanların iyi olma hallerini vurgulayarak şirketin başarı grafiğini yükseltiyor. Bu sebeple, iyi olma haline yapılan yatırımlar, sadece bireysel başarı için değil, aynı zamanda iş ortamındaki başarı için de kritik ve önemli bir faktör. Çalışan iyi oluş haline yapılan yatırımların başında da çalışan destek programları geliyor" dedi.


EKONOMİST DERGİSİ

ÇALIŞANLAR PSİKOLOJİK DESTEK BEKLİYOR

Çalışanlar psikolojik destek bekliyor Yetenek açığının hızla arttığı günümüz iş dünyasında çalışan bağlılığını sağlamak, şirketler için hayati konulardan biri haline geldi. Yetenekleri çekmek için artık sadece yüksek maaş yeterli olmuyor. Çalışanlar farklı konularda şirketlerden destek bekliyor. Çalışanların iyi oluş hali, iş yaşamının vazgeçilmez bir parçası olarak kurumların sürdürülebilir başarısını önemli ölçüde etkiliyor. AVİTA da burada yola çıkarak ZENNA Danışmanlık iş birliğinde, Türkiye temsili bin 210 beyaz ve mavi yakalı çalışanın katılımıyla gerçekleştirdiği 'Çalışma Hayatı Analizi ve İyi Oluş Gereksinimleri Araştırmasının sonuçları yayınladı. Araştırmaya göre mesai saatleri içinde çalışanların zamanlarını alan ve keşke şirketim destek verse dedikleri alanlara odaklanıldığında sağlıklı beslenme toplamda birinci sırayı alıyor. Çalışanların yüzde 83,1'i maddi olanaksızlık veya izin sebebiyle destek alamıyor. Remed Assistance CMO'su Hikmet Nakilcioğlu, "Bu durum, şirketlerin finansal ve izin noktasında destek sağlaması gereken çalışanların oranının oldukça yüksek olduğunu gösterirken, bu durum hem sağlık hem de iş verimliliği açısından önemli bir sorun olarak karşımıza çıkıyor" diyor. Çalışanların destek istediği konuların arasında öncelik sıralamasında ilk üç sırayı psikoloji, tıbbi bilgiler ve finansal konular alıyor. İş ortamındaki yoğunluk, performans beklentileri ve zaman baskısı gibi etkenlerin çalışanların hem fiziksel hem de duygusal sağlıklarını önemli ölçüde etkilediğini belirten Nakilcioğlu, "Bu durum, psikolojik destek ve tıbbi bilgi konularında çalışanların artan ihtiyaçlarını beraberinde getirebilir. Aynı zamanda, finansal konulara olan ilgi, çalışanların mali güvencelerini sağlama ve gelecekleri için plan yapma ihtiyaçlarından kaynaklanabilir" diyor.


HÜRRİYET GAZETESİ

MESAİ SAATİNDE SOSYAL MEDYADA GEÇİRİLEN ZAMAN ARTIYOR ÇALIŞIRKEN DE 'ONLINE'IZ

"Çalışanların mesai saatleri içerisinde sosyal medyada geçirdiği zaman artıyor. AVİTA'nın araştırmasında, çalışanların iş dışı aktivitelere ayırdığı sürenin günlük ortalama 3 saat olduğuna dikkat çekilirken, en çok zaman harcanan aktivitenin sosyal medya kullanımı olduğu belirtiliyor.

Sosyal medyada geçirdiğimiz süre her geçen gün artıyor. Hayatın üçte birinin işyerinde geçtiği düşünüldüğünde, sosyal medya kullanımı iş hayatını da etkiliyor. Çalışanların iş dışı aktivitelere ayırdığı zaman içerisinde sosyal medyanın payı önemli yer tutuyor. Hatta sadece sosyalleşmek için değil, kimi zaman iş için ihtiyaç duyulan kaynağa erişmek adına da sosyal medya vazgeçilmez oluyor. AVİTA'nın yaptığı araştırma da bu gerçeği orta koyuyor. Çalışma Hayatı Analizi araştırmasına göre, mesai saatleri içerisinde sosyal medyada geçirilen zaman artıyor. Çalışanların iş dışı aktivitelere ayırdığı ortalama süreye bakıldığında, günlük 3 saatlik bir kayıp dikkat çekiyor. Bu süre içinde en çok zaman harcanan aktiviteler sosyal medya (26 dakika), iş dışı sohbet (21 dakika) ve mesajlaşmalar (19 dakika) olarak öne çıkıyor. 1.210 beyaz ve mavi yakalı çalışanın katılımıyla gerçekleştirilen araştırmaya göre, çalışanların yüzde 61'inin mesai saatleri içinde sosyal medya kullandığı görülüyor. Bu kullanımın en yoğun olduğu üç ana mecra, katılımcıların yüzde 31'i tarafından mesai saatleri içinde tercih ediliyor. Katılımcılar, günde ortalama 123 dakikalarını Instagram'da geçirirken, bu süre Youtube ve Facebook'ta sırasıyla 45 dakika ve 30 dakika olarak göze çarpıyor.

SOSYAL BAĞLARI GÜÇLENDİRİYOR

Peki neden buna ihtiyaç duyuluyor? Remed Assistance CMO'su Hikmet Nakilcioğlu, "Çalışanların mesai saatleri içinde iş dışı aktivitelere zaman ayırmasının temel nedenleri arasında; stresle başa çıkma, motivasyonu artırma, konsantrasyonu sürdürme ve genel iyi oluş hallerini koruma isteği bulunur. Yoğun iş temposu, değişen iş koşulları ve teknolojinin iş yaşamına entegrasyonu, çalışanların mola anlarında iş dışı aktivitelere yönelmelerine neden olur. Anket sonuçlarına göre; iş dışı sohbetler, mesajlaşmalar ve telefon görüşmeleri gibi aktiviteler, sosyal bağları güçlendirmek ve olumlu bir çalışma atmosferi oluşturmak amacıyla yaygın olarak tercih ediliyor" değerlendirmesini yaptı.

İŞ VERİMİNİ DÜŞÜREBİLİR

"Sosyal medya bağımlılığı kavramı, işyerlerinde verimlilik düşüşünü de beraberinde getiriyor" diyen Nakilcioğlu, şöyle konuştu: "Bu aktivitelerin aşırıya kaçması, iş verimliliğinde düşüşe sebep olabilir. İş yerleri, çalışanların stresle başa çıkma stratejilerini anlamak, esnek çalışma modelleri sunmalı ve duygu yönetimi konusunda destek sağlamalıdır. Bu sayede, çalışanlar iş ve özel hayat dengesini koruyarak daha sağlıklı ve verimli bir çalışma yaşamı sürebilirler."

Kadınlar Instagram'da erkekler Facebook'ta

Araştırma sonuçlarına göre; Kadınlar Instagram'ı, erkekler ise Facebook'u tercih ediyor. Z kuşağı Youtube, Pinterest, Linkedin gibi platformlarda daha fazla zaman geçirme eğiliminde. En üst gelir grubu Instagram'ı, orta gelir grubu ise Facebook ve Youtube'u daha fazla tercih ediyor.

ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ ARTIRILMALI

Çalışanların iyi olma halinin iş ve özel yaşam arasında önemli bir denge yarattığını belirten Nakilcioğlu, "Kendini enerjik, motive ve mutlu hisseden bir çalışanın iş performansı ve yaşam kalitesi olumlu yönde etkilenir. Araştırmaya katılanların günde ortalama 8.4 saat çalıştığı göz önüne alındığında, farklı gruplara yönelik incelemeler ilginç sonuçlar ortaya koyuyor. Özellikle A statüsündeki, üniversite mezunu ve küçük ölçekli işyerlerinde çalışanların daha az, finans sektöründe, Z kuşağı ve orta sosyal statüde yer alan çalışanların ise daha fazla çalışıyor. Bu da çalışan verimliliğinin demografik faktörlere ve sektörlere bağlı olarak değişebildiğini gösteriyor. Bu gözlemler, çalışanların bireysel ihtiyaçlarına odaklanılması için bir fırsat. Şirketler, çalışan memnuniyetini artırarak, farklı kuşak ve lokasyonlarda bulunan yetenekleri etkili bir şekilde yönetebilir" dedi.


İNSAN VE KÜLTÜR DERGİSİ

"ÇALIŞMA SAATLERİNDE KAYBOLAN ZAMANIN PEŞİNDE"

2006 yılında kuruları ve Türkiye'nin ilk çalışan destek programı markası olan AVİTA iş ve iş yeri odaklı olarak, kurumların sürdürülebilir yüksek performans ve verimliliğini hep bir adım ileri taşımayı hedefleyen bütünsel bir program sunuyor. Kurumların en değerli varlığı olan çalışanları odağına alan AVİTA çalışanların gündemlerini meşgul eden ve hayat kalitelerini etkileyen konularda sunduğu 7/24 danışmanlık hizmetleriyle onların iş ve özel yaşam dengesini kurmalarını destekleyerek motivasyonlarını artırmayı ve dolayısıyla iş yerindeki verimliliğe de pozitif katkı sağlamayı hedefliyor. Sektörün Türkiye'deki lider markası AVİTA'nın çalışan destek programı kapsamında sunduğu hizmetler arasında; Psikolojik Danışmanlık. Mevzuat Danışmanlığı, Malı Bilgi Danışmanlığı, Tıbbı Bilgi Danışmanlığı, Bel Boyun Sırt Ağrıları ve Ofis Ergonomisi, Yenidoğan Bakım Bilgisi, Sağlıklı Beslenme Danışmanlığı, Sosyal Yaşam ve Genel Bilgi, Teknolojik Danışmanlık, Veteriner Danışmanlığı ve Ev ve Bahçe Bitki Danışmanlığı bulunuyor. Doktor Selçuk Tiftik tarafından kurulan AVİTA 20 yıla yakın tecrübesiyle 2 milyonu aşkın çalışana ve onların aile bireylerine destek veren ve halihazırda da Fortune Global 500 listesindeki şirketlerin %20'sinden fazlasına hizmet veren bir marka olarak her geçen gün büyümeye devam ediyor.

AVİTA Pazar Araştırması Mutlu Çalışanlar Mutlu Şirketler

Hepimizin bildiği gibi çalışanların iyi oluş hali iş yaşamının vazgeçilmez bir parçası olarak kurumların sürdürülebilir başarısını önemli ölçüde etkiliyor. Bir çoğumuz, elbette mutlu bir çalışma ortamında, mutlu çalışanlarla aynı hedefe doğru ilerlemeyi isterken, bunu sağlamada kurumlara önemli bir görev düşüyor: Çalışanların ihtiyaçlarını anlamak. Tam da bu sebeple, AVİTA olarak Zenna Danışmanlık ıs birliğinde bir pazar araştırması gerçekleştirdik. Bu araştırmayla; çalışanların gündeminde yer alan konulan anlamayı, başvurdukları çözüm yollarını araştırmayı, mesai saatlerinde kaybolan zamanı incelemeyi ve iş yerlerinde sunulan çalışan destek programlarının etkisini analiz etmeyi amaçladık. Bu çalışmayla iş dünyasındaki liderlere ve insan kaynaklan profesyonellerine, çalışanların iyi oluşunu daha iyi anlamak ve etkili çözüm y olta geliştirmek amacıyla iç görüler sunmayı hedefledik. Araştırma, Türkiye geneli mavi ve beyaz yakalı çalışanları temsil edecek yapıda kurgulandı. Türkiye nüfusunu ve çalışan dağılımını temsilen iller belirlendi. Mavi ve beyaz yakalı çalışanlar için yaş aralıkta ve kadın-erkek oranlan oluşturuldu. Mavi yakalı çalışanlar kapsamında 18 yaş ve üzeri, beyaz yaka çalışanlarda ise 22 ve üzeri yaştaki çalışanlar kapsama alındı. Toplamda 611 beyaz yakalı ve 599 mavi yakalı çalışanlar olmak üzere toplamda 1210 çalışan ile önüne görüşme yöntemi uygulanarak araştırma gerçekleştirildi. Bu örneklem yapısı %95 güven düzeyinde (--) 3 hata payı ile istatistiki olarak çok güçlü bir araştırma büyüklüğünde. Çalışanlara ara sıra bile olsa araştırma yapmaları, bilgi edinmeleri ya da destek almaları gereken konulan sorduğumuzda, %60'ın üzerinde bir ortalamayla sağlık konularının öne çıktığı görülüyor. Bu sağlık konulan tıbbi bilgiler (%63.2), bel boyun ve sırt ağrıları (%63.2), psikoloji (%61.9) ve sağlıklı beslenme ve diyet (%61 .2) olarak sıralanıyor.

"Zaman kaybı şirketler açısından çok kritik"

İş yerinde kaybolan zamanın en temel sebebinin doğru bilgiye ulaşmak için harcanan zaman olduğunu görüyoruz. Bilgiye ulaşma sürecini değerlendirdiğimizde; gündemlerinde olan bir konuda kapsamlı bilgiye ihtiyaç duyan çalışanların mesai saatleri içinde günde ortalama 67 dakika harcadığını görüyoruz. Bu kitlenin doğru kaynağa ulaşma süresi de ortalama 4 gün olarak karşımıza çıkıyor. Basit bir hesapla, çalışan sadece tekbir konu için araştırma yaparken 4.5 saate yakın zaman kaybediyor. Araştırma kapsamında kaybolan zaman analizini yaparken, çalışanlara son 1 yılda en çok ihtiyaç duydukları konuları da sorduk. Buradaki amacımız bu zaman kaybının şirket açısından ne kadar kritik olduğunu anlamaktı. Araştırma sonuçlarına göre Tıbbı Bilgi %59.3 ile ilk sırayı alıyor. Bunu %51.2 ile Psikoloji ve %48.8 ile Finansal Bilgi takip ediyor. Bu konular özelinde de kaybedilen zamanlar genel ortalama ile paralellik gösteriyor. Bir diğer ilginç bilgi mesela tüm kitle içinde ihtiyaç oranı düşük olduğu halde, evcil hayvanlar 5.1 gün ve yenidoğan bakımı 4.7 gün ile ortalamanın çok üzerinde seyrediyor. Bahsettiğim bu veriler bize, şirketlerin çalışan ihtiyaçlarını doğru analiz ederek desteklemesi halinde sadece çalışan verimliliği değil, finansal anlamda da önemli gen kazanımlar sağlayabileceğini gösteriyor. AVİTA verilerine baktığımızda 2023 yılında toplam 150 000 adam/ saati şirketlere kazandırdığımızı görüyoruz.

"Mutlu şirket mutlu çalışan"gerçekten mümkün mü?

Çalışanların iyi oluş hali sadece kendi sağlıktan için değil, ayın zamanda iş yerindeki genel verimlilik için de kritik bir rol oynar. "Mutlu Çalışanlar. Mutlu Şirketler" anlayışı, çalışanların iyi olma hailenin vurgulayarak şirketin başarı grafiğini yükseltir. Bu sebeple, iyi olma haline yapılan yatırımlar, sadece bireysel basan için değil, aynı zamanda iş ortamındaki basan için de kritik bir faktör. Çalışan iyi oluş haline yapılan yatırımların başında da çalışan destek programlan geliyor.


POPÜLER YÖNETİM DERGİSİ

"MUTLU ÇALIŞAN, MUTLU ŞİRKET"

"Hepimizin bildiği gibi, çalışanların iyi oluş hali, iş yaşamının vazgeçilmez bir parçası olarak kurumların sürdürülebilir başarısını önemli ölçüde etkiliyor. Birçoğumuz, elbette mutlu bir çalışma ortamında, mutlu çalışanlarla aynı hedefe doğru ilerlemeyi isterken, bunu sağlamada kurumlara önemli bir görev düşüyor: 'Çalışanların ihtiyaçlarını anlamak.' Çalışanların iyi oluş hali, sadece kendi sağlıkları için değil, aynı zamanda iş yerindeki genel verimlilik için de kritik bir rol oynuyor. 'Mutlu çalışanlar, mutlu şirketler' anlayışı, çalışanların iyi olma hallerini vurgulayarak şirketin başarı grafiğini yükseltiyor. Bu sebeple, iyi olma haline yapılan yatırımlar, sadece bireysel başarı için değil, aynı zamanda iş ortamındaki başarı için de kritik bir faktör. Çalışanın iyi oluş haline yapılan yatırımların başında da çalışan destek programları geliyor."

Çalışanlar ne diyor?

Bu konuda da AVİTA Çalışan Destek Programı'nın ZENNA Danışmanlık iş birliği ile yaptığı araştırma, önemli ipuçları taşıyor. Türkiye temsili 1210 beyaz ve mavi yakalı çalışanın katılımıyla gerçekleştirilen "Çalışma Hayatı Analizi ve İyi Oluş Gereksinimleri Araştırması", çalışanların ihtiyaçları ve mutluluğu hakkında geliştirilmesi gereken yönler olduğunu gösteriyor. Çalışanların günde ortalama 8,4 saat boyunca iş başında olduğu göz önüne alındığında, farklı gruplara yönelik yapılan incelemeler ilginç sonuçlar ortaya koyuyor. Özellikle en üst sosyal statüdeki, üniversite mezunu ve küçük ölçekli işyerlerinde çalışanların daha az, finans sektöründe, Z kuşağı ve orta sosyal statüde yer alan çalışanların ise daha fazla çalıştığı gözlemleniyor. Bu durum, çalışan verimliliğinin demografik faktörlere ve sektörlere bağlı olarak değişebildiğini gösteriyor. Araştırma, çalışanların sağlıkla ilgili konuların kişisel öncelikleri arasında önemli bir yer tuttuğunu ve bu alanda sürekli bilgi edinme ihtiyacı hissettiklerini gösteriyor. Katılımcıların, her zaman ya da ara sıra ihtiyaç duyduğu konu, yüzde 60'ın üzerinde bir oranla sağlık. Çalışanlara bugüne kadar online ya da yüz yüze olarak psikoloğa gidip gitmediklerini sorulduğunda katılımcıların yüzde 54,1'i, bir psikolog deneyimine sahip olduğunu veya halen devam ettiğini belirtiyor. Bugüne kadar hiç psikoloğa gitmediğini söyleyen yüzde 46'lık kesimin yüzde 33,5'i destek almak istediğini ancak maddi olanaksızlık ya da iş yerinden izin alma konusunda sorun yaşadığını belirtiyor. Araştırma sonuçlarına göre, şirketlerin yüzde 76,5'i en az bir konu da olsa destek hizmeti sağlıyor ve çalışanların da yüzde 64,9'u sağlanan bu desteklerden yararlanıyor.


Psikolojik destek çalışana motivasyon kazandırıyor

Bu yıl yayınladığımız Çalışma Hayatı Analizi ve İyi Oluş Gereksinimleri pazar araştırmamızın sonuçlarına göre, çalışanların yüzde 70'i bu programları son derece değerli bulduğunun altını çiziyor. Şirketlerinin sunduğu program kapsamında psikoloji konusunda destek alan çalışanların yüzde 90'ı destek aldıktan sonra yüksek motivasyon kazandığını, yüzde 84'ü ise genel iyilik haline olumlu yansıdığını belirtiyor. Çalışanlara en çok ihtiyaç duydukları konuları sorduğumuzda, yüzde 60'ın üzerinde bir ortalamayla sağlık konularının öne çıktığını gözlemledik. Bu sağlık konulan tıbbi bilgiler (yüzde 63,2), bel-boyun-sırt ağrıları [yüzde 63,2), psikoloji (yüzde 61,9) ve sağlıklı beslenme ve diyet (yüzde 61,2) olarak sıralanıyor. Bu durum, çalışanların sağlıkla ilgili konuların kişisel öncelikleri arasında önemli bir yer tuttuğunu ve bu alanda sürekli bilgi edinme ihtiyacı hissettiklerini gösteriyor. Çalışanların psikolojik desteğe son 1 yıldaki ihtiyacı yüzde 51,2. İhtiyaç duyduğu halde maddi olanaksızlıklar ve izin sorunları nedeniyle destek alamayan çalışanların oranı yüzde 33,5. Bu veriler de aslında şirketlerin psikoloji başlığını çalışan destek programlarına eklemelerinin öneminin altını bir kez daha çiziyor. Şirketlerin sunduğun programların kapsamına baktığımızda, psikoloji konusu maalesef ilk 3'te yer almıyor. Halbuki, sunulduğunda yüzde 70'in üzerinde kullanım oranına sahip. İlaveten çalışanların keşke şirketim destek verse dediği konuların başında psikolojik danışmanlık geliyor.